2018 yılında Toros Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü‘nde Sibel Furtana‘nın yaptığı “7. Ve 8. Sınıf Öğrencilerinin Empatik Eğilimleri İle Sosyal Duygusal Öğrenme Becerilerinin Zihin Kuramını Yordaması” konulu yüksek lisans tezinden alınan verilere göre:
Zihin kuramı, başkalarının davranışlarını tahmin edebilmek ve açıklayabilmek için insanların inanış, istek, bilgi gibi zihinsel durumlarına atıfta bulunabilme becerisidir. Zihindeki temsiller ile gerçek yaşam arasında ayrım yapmasını gerektiren bir süreç olarak da tanımlanabilir.
Bireyin kendisi dışındaki diğer insanların da farklı inançlara sahip olabileceğini ve bu inançları doğrultusunda davranabileceğini anlayabilmesi, karşısındaki kişiye hem zihinsel durumlar atfedebilmesine hem de sosyal becerilerini güçlendirmesine katkı sunacaktır. Bu katkı sosyal etkileşim ve iletişim becerilerinin gelişimini de destekler nitelikte olacaktır. Çocukların sosyal ve bilişsel gelişimin de zihinsel durumlara ilişkin davranışların nedenlerini açıklayabilme ve tahminde bulunabilme önemli bir zihinsel süreçtir.
Sosyal gelişimde oldukça önemli olan bu yetenek için gerekli olanlar nelerdir? Bu sorunun cevabını Gallagher ve Frith (2003) ifade ederken, diğer kişilerin davranışlarını onların inançları amaçları doğrultusunda anlama yeteneğimiz olarak tanımlar. Bu amaç ve inançların nasıl olması gerektiğine ilişkin bazı beklentilere sahip olabilmenin gerektiğini vurgular. Bu beklentiler bireyin, kendine özgü birikiminden, dünyaya ve çevresine ilişkin bilgi birikiminden aynı zamanda o kişinin ne yaptığına ilişkin gözlemlerimizden elde edilir. Bireyin sergilediği davranışı bir inanca bağlayarak açıklarken, bu inancın gerçeklikten farklı olduğu bilinmelidir. Gerçekle çatışsa bile, davranışın yönünü belirleyen gerçeklik değil, inançtır.
Zihin teorisine sahip olabilmenin en temel özelliği, her insanın dünyaya farklı bir bakış açısı ile bakabileceğinin bilinmesidir. Ayrıca diğer insanların sergiledikleri davranışları anlamak ve yorumlayabilmek için dünyanın konumunu sadece kendi bakış açımızdan değil, diğer insanlarında bakış açısından görebilmeli ve bu iki bakış açısı arasındaki fark karşılaştırılarak ayrıştırılabilmelidir.
Kişinin zihin kuramına sahip olması, diğer kişilerin kendisinden farklı bir zihin yapısına sahip olduğunu fark edebilmesini, kendisinin veya diğer kişilerin inanç, niyet, istek gibi zihinsel durumlarını anlayabilmesini ve zihinsel olarak temsil edebilme yetisine sahip olmasını gerektirmektedir. Kısacası zihin kuramına sahip olmak, kişinin kendisinin ve diğerlerinin zihninin içeriğini yansıtabilmesi demektir.
Zihin Kuramının Doğuşu ve Tanımı
Piaget 1930‟lu yıllarda, çocukların düşünce sistemleri üzerine yapmış olduğu çalışmalarla zihin teorisi adına anlamlı bir başlangıç yapmıştır. Bu süreçte çocukların kendi ve başkalarının zihnini keşfetme sürecinin incelenmesi önemli bir adım olmuştur.
Piaget, çocukların rüya gibi soyut zihinsel olaylara verdikleri sözel cevapları yorumlayarak veya çocukların davranışlarını gözlemleyerek zihinsel olayları ne şekilde anladıklarını araştırmıştır. Gözlem ve yorumlama ile çocukları izleyen ve inceleyen Piaget, 3-5 yaş arasındaki işlem öncesi dönemde bulunan çocuklar için, ben merkezci bir yaklaşımda olduklarını, çevresindeki diğer insanların kendisinden farklı şekillerde düşünebileceğini algılayamadığını öne sürmüştür. Piaget bu yaklaşımı ile aslında gelişimin farklı evrelerinde çocuğun düşünce yapısının da farklılaşabileceğini göstermiştir. Yapmış olduğu çalışmalarla Piaget, çocuğun gelişimine geniş bir çerçeveden bakarak algısal, duygusal ve kavramsal olarak benmerkezci oldukları sonucuna varmıştır. Piaget ile temellenen, çocukların düşünce sistemlerinin araştırılması, zihin kuramı kavramının literatüre girişi ile farklı bir perspektif ve yöntembilim kazanmıştır.
Psikoloji literatürüne, zihin kuramı teriminin girişi farklı şekillerde gerçekleşmiştir. İlk zihin kuramı terimi Premack ve Woodruft (1978) primat bilişini araştırırken kullanmış olup, şempanzeler ile bazı çalışmalar yapmış ve zihin kuramı üzerine yordamalarda bulunmuşlardır. Yapmış oldukları araştırmada bir problem durum resmi göstermişlerdir. Resimde muza yetişmeye çalışan bir insan bulunmaktadır. Daha sonra aynı problem durumuna ilişkin olası çözümler resim ile tekrar gösterilmiştir. Maymunlar çözüme yönelik gösterilen resimlerden, bir kutu üzerine çıkarak muzu yakalayan insan resmi gibi doğru çözümü seçmişlerdir. Premack ve Woodruft‟a (1978) göre maymunlar, doğru resmi seçerken amaç/niyet ve bilgi/kanı gibi zihinsel durumlara atıfta bulunarak resimdeki kişinin muza ulaşmak istediğini ve muza nasıl ulaşacağını bildiğini düşünmüşlerdir. Başka bir deyişle maymunlar insanların zihinsel durumlarına atıf yaparak davranışları hakkında çıkarımda bulunmuşlardır.
Zihin kuramına ilişkin pek çok tanım yapılmıştır. Bu tanımların bazılarında zihinsel becerilere, bazıları ise sosyal becerilere yönelik atıfta bulunmuştur. Premack ve Woodruft, yapmış oldukları araştırmayı baz alarak, zihin kuramından bahsetmiş ve bireyin kendisinin ve başkalarının zihinsel durumuna atıf yapabilme becerisi olarak tanımlamışlardır. Mitchell ve Lewis, zihin kuramını gerçeklik ve zihni ayırabilme ve davranışın sadece istek/arzu kaynaklı değil, inanç kaynaklı da olabileceğini fark edebilmeleridir şeklinde tanımlamıştır. Wellman ve Estes’e (1986) göre zihin kuramı inanç, istek, niyet, hayal, duygu gibi zihinsel durumlardan çıkarsama yaparak eylemde bulunmak şeklinde tanımlanmıştır. Başka bir görüşe göre, zihin kuramı, kendinin ve diğer insanların niyetleri, inançları, istekleri ve duyguları içeren, akli durumlarını saptama ve bu içsel deneyimlerin dışsal davranışlarla nasıl bir ilgisi olduğunu anlama yeteneğidir şeklinde tanımlanmıştır.
Sosyal becerilere atıfta bulunarak yapılan tanımlar ise şu şekildedir. Zihin teorisini Baron-Cohen ve ark. (1985) sosyal beceri kapsamında diğer insanlarında inanabileceğini, hissedebileceğini ve isteyebileceğini bilmek olarak tanımlamışlardır. Pisula’a (2010) göre ise zihin kuramı, sosyal etkileşimde olunan partnerin/diğerinin düşünce, duygu ve amaçları hakkında bir varsayım oluşturmak aracılığı ile onun davranışını açıklama veya öngörebilme becerisi olarak.
Zihin teorisi, bebekler ve küçük çocuklarda Leslie (1987) tarafından zihinsel perspektif almanın gelişimsel sürecini tanımlamada kullanılmıştır. Zihin teorisi deyimi farklı bir tanıma göre ise günlük psikolojiyi vurgulamaktadır. Bu çerçeve de kişinin kendisi ve çevresindeki diğer insanların sergiledikleri davranışları sonucunda, kendisinin ve diğer kişilerin inançlarını, isteklerini onların niyetlerini ve diğer içsel deneyimler gibi zihinsel durumlarını görmesidir.
Leslie (1987) günlük psikolojiden ve içsel deneyimlerden çıkarım yapmaktan bahsederek, sosyal gelişim ile duygusal gelişimi bir arada kullanarak tanımlamıştır.
Kaynakça ve İleri Okumalar:
- Tepe, H. T. (2018) Kuşaklar Arası Aktarımın Bağlanma Kuramı Ve Ruh Sağlığı Arasındaki İlişki Kapsamında Sosyal Hizmet Bakış Açısı İle İncelenmesi. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Mersin.

Psikiyatri hemşireliği alanında uzman hemşiredir.
Toplum ruh sağlığı, varoluşçuluk, evrimsel psikoloji, felsefe, tiyatro, tarih ve teknoloji sever.
Ruh sağlığına yönelik çeşitli hizmetlerde gönüllü olarak görev alır.
Hayat yolcusu ve insan yavrusudur.
E-posta: enestapli@gmail.com